Coğrafyam
Dosyaları; Doğu Türkistan
COĞRAFİ
DURUMU
Doğu Türkistan’ın güneyinde Kun-lun sıra dağları batıda
Bağımsız Devletler Topluluğu ile sınırı meydana getiren çeşitli dağ kütleleri,
doğuda Turfan Hendeğinin Lob-nor’un alçak çöküntüleri vardır. Kuzeydoğudaki
Moğolistan sınırı önemli coğrafi şekilleri olmayan bozkırlardan geçer. Tanrı
Dağları Doğu Türkistan’ı net bir şekilde ikiye böler. Kuzeyde Çungurya, Altay
Dağlarına yaslanan bir bozkır bölgesidir. Dağların eteğinde bol olan ırmaklar,
geçitleri aşarak Rusya’daki göllere ulaşır.
Bunların en önemlisi Balkaş Gölüne dökülen İli’dir. Tanrı
Dağları ve Kun-lun arasındaki bölge Çin topraklarının en çölsü bölgesidir
(Taslamakan Çölü). Dağlardan birçok akarsu iner; Kaşgar Derya, Yarkent Derya,
Huten Derya. Bu nehirler birbirine yaklaşarak çöküntünün ortasında tarımı
meydana getirirler. Tarım havzasının kuzeyinde çölsü Turtan çöküntüsü daha da
alçaktır (Deniz seviyesinden 277 m aşağıda). İklim burada çok serttir. Ocak
ortalaması -10c, Temmuz ortalaması 32,5c’dir.
TARİHİ
Doğu Türkistan, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve
tarihte iz bırakmıştır. MÖ. 8-3 yıllarında İskitlere, MÖ. 300, MS. 93 arasında
Hunlara, 522-744 arasında Göktürk İmparatorluğu’na, 744-840 yılları arasında
Uygur Devleti’ne, 751-870 yılları arasında Karluk ve Karahanlılar
İmparatorluğu’na ve 1509-1679 yılları arasında da Saidiye Hanlığı’na ev
sahipliği yapmıştır. 1863 yılında Yakup Han başkanlığında kurulan “Doğu
Türkistan İslam Devleti”, Osmanlı, İngiltere ve Rusya tarafından resmen tanınmıştı.
Ancak şu an Doğu Türkistan, uluslararası kamuoyunda tanınmamakta ve Çin’in
boyunduruğu altında yaşamaktadır.
1876 yılında Çin-Mançu Devleti’nce işgal edilen Doğu Türkistan, 1884’te Şinciang (Sincan); yani “Yeni Toprak/Kazanılmış Topraklar” adıyla Çin İmparatorluğu’na bağlanmıştır. Doğu Türkistan halkının mücadelesi sonucu, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti 1933 yılında Kaşgar’da kurulmuştur. Ancak çok geçmeden komünist Çin kuvvetleri ve Stalin’in ortak hamlesi ile ortadan kaldırılmıştır. 1949 yılında komünist Rus yönetiminin askeri yardımları ile Doğu Türkistan’ın kaderi Çin yönetimine terk edilmiştir.
ÜLKEDE
İSLAMİYET
Doğu Türkistanlılar düşünce, ifade ve din hürriyeti
alanlarında tamamıyla kuşatılmış durumdadır. Barışçı örgüt kurma hakkı,
toplanma hakkı, siyasi haklar, kanun önünde eşitlik hakkı, azınlık hakları,
eğitim hakkı, çalışma hakkı, mülkiyet hakkı ve serbest seçimlere katılma hakkı
ile adalet, haysiyet ve ünü koruma, göç ve iltica gibi haklar bu halk için söz
konusu değildir. Bu bağlamda kendilerine özgürlük sunulmadığı için, Doğu
Türkistanlıların gerek ferdi gerekse ailevi ve toplumsal mahremiyeti hiçe
sayılmaktadır. Çünkü mahremiyet, insanın insanca muamele gördüğü yerde vardır.
Doğu Türkistan’da devlet memurlarının, işçilerin ve öğrencilerin ibadetle
meşgul olmaları yasaklanmıştır. İbadet yaptığı tespit edilen kişiler işten ve
okuldan atılmaktadır. Bu kişiler keyfi olarak gözetim altına alınmakta ya da
para cezalarına çarptırılmaktadır. Dini eğitim almak isteyenlerin herhangi bir
şekilde gidebileceği bir eğitim kurumu bulunmamaktadır. Camilerde ise dini
değerler değil, devlet yasaları tebliğ edilmektedir. Evlerinde dini kitap
bulunanların kitaplarına el konulmakta; hatta evinde dini kitap bulundurma, bir
suç unsuru olarak kabul edilmektedir. Bu tür kişilere para cezasından hapis
cezasına varan birtakım cezalar verilmektedir. Doğu Türkistan’da ibadet olarak
vasıflandırılabilecek çoğu şey yasaklanmış durumdadır. Hükümet, bölgedeki
Müslüman nüfusun dini haklarına getirdiği kısıtlamaları artırarak Ramazan
ayında devlet kademelerinde ve bütün eğitim kurumlarında oruç tutmayı
yasaklamıştır. Camiler bir bir kapatılmakta, Müslüman din adamları yoğun resmi
denetimlerden geçirilmektedir. “Yurtsever olmayan” ya da “yıkıcı” olarak
görülen dini liderler gözaltına alınmakta ve tutuklanmaktadır. Dahası, halka
önder olabilecek kapasitedeki bazı aydınlar zehirlenerek öldürülmektedir.
EKONOMİ
Çinli nüfusun aniden artması Doğu Türkistan’a açlık ve
felaket getirmiştir. İşsizlik çoğalmıştır. Yeni Çinli liderler halkın hayat
standardını düzeltmek için kendi işlerini yürütmelerine izin vermiştir. Fakat
yatırım için sermayenin zor sağlanmasından dolayı çok az kimse bu imkândan
faydalanabilmektedir. Çiftçilere her ailenin nüfusuna göre toprak verilmiştir.
Bu toprak kişi başına 990 m2’dir. Ekilecek mahsul hükumet tarafından
tayin edilmektedir. Her çiftçiden “yer parası” ve “su parası” adı
altında çeşitli vergiler alınmaktadır. Bunun dışında çiftçiler elde ettikleri
mahsulün %20’sini devlete teslim etmek mecburiyetindedir. Ev yapmak için her
çiftçi ailesine küçük arsalar verilmiştir.
Evlerin inşası çiftçilerin kendi imkanlarına terk
edilmiştir. Bu şartlar altında ev yapmak mümkün olmamakta ve çiftçi halk kerpiç
harabelerde yaşamaya devam etmektedir. El işleriyle uğraşan sanatkarlara ve
küçük esnafa devlet iş vermekten aciz olduğu için bunların sanatlarını icra
etmekte serbest bırakmış, ancak halkın yoksul olması sebebiyle esnaf iş
yapamamaktadır. Kızıl Çin’in yıllık milli gelirinin %40’ını Doğu Türkistan temin
etmekte olduğu halde, Müslüman Doğu Türkistan halkı sefalete terk edilmiştir.
Bütün yeraltı ve yerüstü zenginlikleri Çin’e akıtılmakta, Doğu Türkistan
dünyada emsali görülmemiş şekilde sömürülmektedir. Doğu Türkistanlı Müslümanlar
zaruri ihtiyaçlarını karneyle temin etmektedirler.
YER ALTI
KAYNAKLARI
Doğu Türkistan tabii kaynaklar bakımından çok zengin bir
ülkedir. Petrol ve benzeri zenginliklerin yanında demir, uranyum ve çeşitli
maden yatakları bulunmaktadır. Doğu Türkistan’ın kömür alanları jeologlara göre
dünyanın kömür ihtiyacını altmış yıl karşılayabilecek zenginliktedir.
Çungarya’da petrol, demir ve maden kömürü yatakları vardır. Ulaşım güçlüğü
ülkenin kalkınmasına başlıca manidir. Yeni demiryolları yapımına hız
verilmektedir.
EĞİTİM
Eğitim imkânları mahdut olan Doğu Türkistan’da yalnızca bir üniversite, 12 yüksek okul, 800 lise, 1400 orta ve ilkokul bulunmaktadır. Urumçi Üniversitesinin on fakültesinde 1727’si Doğu Türkistanlı olmak üzere, 3154 öğrenci vardır. Yabancı dil olarak Türkçe, İngilizce ve Rusça okutulmaktadır. Ayrıca eğitimin yalnızca Çince yapıldığı Çin okulları da vardır. Çin eğitim teşekküllerinde Uygurca mecburi dil olmadığı hâlde, Uygur okullarında Çince mecburidir.
SAĞLIK
Doğu Türkistan’da sağlık alanında da birtakım sıkıntılar yaşanmaktadır.
Örneğin Çinli nüfusun %95’i devletin ücretsiz sağlık hizmetlerinden
yararlanmasına rağmen, bu oran Türklerde %12 civarındadır. 28 maddi durumu
olmayan birçok Doğu Türkistanlı muayene olamamış ve hayatını kaybetmiştir. Doğu
Türkistan hastanelerinde görev yapan doktorların çoğunluğu Çinli olup,
hastalara gerekli özeni göstermemektedir. Hastaneye tedavi amacıyla giden
Türklerin %70’i gerekli tedaviyi görmeden hayatını kaybetmektedir. 29 sağlık
hizmetleri oldukça ilkel ve hastaneler hijyen ve ekipman bakımından
yetersizdir. Öte yandan bulaşıcı hastalığın yayılması veya öldürmek amaçlı
aşılar yapılması, Uygurlar arasında uyuşturucu madde ve içki kullanımının
yaygınlaştırılması gibi uygulamalar sağlık alanında yapılan hak ihlallerine
örnek teşkil etmektedir.
Ayrıca bölge Çin’in nükleer deneme alanı olup, nükleer füze
üssüde bu bölgede bulunur. 30 Dünya Sağlık Örgütü’nün 1988 yılında yayınladığı
raporda Hoten, Yarkent ve Kaşgar şehirlerinde 3961 kişinin salgın hastalıklara
yakalandığı belirtilmektedir.
ABD’de yaşayan Sovyet Nükleer Bakteriyolojik Silah
Programı’nın eski görevlisi Ken Alibek 1992 yılında yayınladığı Biohazard
kitabında, Bostun Gölü yakınındaki Malan’da Çinlilerin gizli nükleer üslerinin
olduğunu yazmıştır. Bölgede 1964’ten 1997 yılına kadar hiçbir koruyucu tedbir
alınmadan 11’iyer altında olmak üzere 46 nükleer deneme yapılmıştır. 31 tüm bu
nükleer denemeler bölgede insan sağlığı, su kaynakları, tarım ve hayvancılığı
tehdit eden ekolojik yıkılımlara sebep olmakta ve canlılara kalıcı zararlar
vermektedir.
Nükleer denemeler neticesinde milyonlarca insanın vücudunda
kalıcı hasarlar meydana gelmiş ve yeni doğumların birçoğu sakat
gerçekleşmiştir.
(Coğrafyamız, Genç İstikbal, sf.330-333)